Divan edebiyatını eleştirmelerine rağmen onun etkisinden kurtulamamışlardır. “Vatan millet, hak adalet, özgürlük” gibi kavramlar ilk defa bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır. Batılı anlamda ilk eserler bu dönemde verilmeye başlanmıştır. Toplumu bilinçlendirmek için edebiyatı bir araç olarak görmüşlerdir. Dilin sadeleşmesi gerektiğini söylemişler ancak bu konuda pek başarılı olamamışlardır. Roman, modern hikâye, tiyatro, gazete, eleştiri, anı bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır. Bu dönemin sanatçıları aynı zamanda devlet adamı sıfatı da taşıyorlardı. Klasizim (Şinasi, Ahmet Vefik Paşa) romantizm (Namık Kemal, Ahmet Mithat) den etkilenmişlerdir.
Sanat, toplum içindir. Sanatçılar idealist insanlardır. Edebiyattaki yenilikleri topluma benimsetme çabası içindedirler. En önemli amaçları toplumu bilinçlendirmektir. Edebiyatı Batılılaşma yolunda bir araç olarak görürler. Güzellik kavramını ikinci plana atarak faydaya ve ideale yöneldiler. Hareketli, heyecanlı bir kişiliğe sahiptirler.
Şiirin biçiminden çok içeriği ile ilgilendiler. Hece ölçüsünü kullanmanın gerekli olduğu fikri savunulsa da divan şiiri nazım şekilleri aynen devam etti, şiirin yalnızca içeriğinde yenilikler oldu. Vatan, hürriyet, adalet gibi kavramlar şiirde dile getirildi. Şiir dilinde sadeleşme savunuldu ancak tam manasıyla uygulanamadı. Şiir dili ağırdır. Şiiri kendi fikirlerini açıklamak ve yaymak için bir araç olarak gördüler. Şiire ideolojik yaklaştılar. Sanatsal üsluba, süslü anlatıma önem vermediler. Kafiye göz içindir.” anlayışına sahiptirler. Aydınlanma dönemi düşünürlerinden Voltaire, J. J. Rousseau ve Montesguieu’dan etkilendiler.
İlk öykü örneklerini Ahmet Mithat Efendi yazdı. (Letaif-i Rivayet, Kıssadan Hisse) Bu ilk öykü denemelerinde yazar topluluk önünde konuşan bir meddah gibidir. Çok sayıda öykü çevirisi yapıldı. Öykülerde roman diline nazaran daha sade bir dil kullanıldı. Yazar, konunun akışını durdurup okuyucuyu aydınlatmaktadır. Bu durum öykü tekniğine aykırıdır. İyi-kötü, güzel-çirkin çatışması, yanlış evlilikler, esaret, kadın erkek ilişkileri gibi konular işlendi. Öykülerde romantizmin etkisi görülür.
Dönemin ilk roman denemelerinde acemi bir teknik olması dikkat çeker. Romanlarda toplumun sorunları, insanın arayışları ve idealleri konu olarak seçildi. Roman dili şiir diline göre daha sadedir. Roman karakterleri idealize edilmiş kişilerdir. Özellikle Ahmet Mithat Efendi romanlarında konunun akışını durdurup okuyucuya seslenerek roman tekniğine aykırı davrandı. Romanlarda yanlış Batılılaşma, Doğu-Batı kültürlerinin çatışması, töreler, evlilik, aşk, kadınların esareti, kölelik gibi konulara ağırlık verildi. Romanlarda romantizmin etkisi vardır. Olaylar genellikle İstanbul’da geçer.
Makale yazıları gazetecilikle başladı. Genellikle edebiyat, sanat, şiir konuları ele alındı. Şinasi ve Namık Kemal makale türünde eserler yazmışlardır. Makalelerde ağır ve yoğun bir anlatım sergilendi.
Eleştiri türünün ilk örneklerinde sanat ve edebiyat konulan ele alındı. Namık Kemal in Ziya Paşa yı eleştirdiği “Tahrib-i Harabat” adlı eseri modern eleştiri türünün ilk örneği oldu. Yapılan eleştirilerin temelinde eski-yeni mücadelesi yatmaktadır. Ağır bir dil, ciddi bir üslup kullanıldı.
Anı yazıları sanatçıların yurtdışı ziyaretleri ya da sürgün yerlerinde yaşadıklarından oluşur. Namık Kemal in “Magosa Hatıraları” ve Ziya Paşanın “Defter-i Amal” eserleri bu türün ilk önemli örneklerindendir.
İlk tiyatro örnekleri Şinasi ve Ahmet Vefik Paşa tarafından yapılan çeviri eserlerdir. Batılı ilk tiyatro eseri Şinasi’nin “Şair Evlenmesi” adlı eseridir. Tiyatro eserlerinde günlük konuşma diline yakın, sade bir dil kullanıldı. Vatan sevgisi, aile, gelenek ve görenekler, tarihi olaylar oyunlarda tercih edilen başlıca temalardır. Tiyatro eserleri oynanmak için yazıldı, ancak teknik bakımından yetersiz olmaları ve Osmanlı toplumunda tiyatro kültürünün henüz yerleşmemiş olması nedeniyle bu oyunların birçoğu sahnelenmedi. Oyunlarda klasisizm ve romantizmin etkileri vardır. Sanatçılar tiyatro ile halkı eğitmeyi amaçladılar.
Gezi yazıları gerçekçi ve yalın bir dille yazıldı. Ahmet Mithat Efendi nin “Avrupa’da Bir Cevelan” adlı eseri Batılı anlayışla yazılan ilk gezi yazısıdır. Namık Kemal ve Ziya Paşa da gezi yazıları yazmıştır.
Ziya Paşa, ilk edebiyat tarihi taslağı sayılan “Harabat“eserini yazmıştır. Yeni (Genç) Osmanlılar Cemiyeti’nin üyesidir. Bir dönem Jön Türklerle ortaklaşa hareket etmiştir. Doğu ile Batı kültürü arasında çelişkide kalmıştır. Ziya Paşa düşünceleriyle Avrupalı, duygularıyla Doğulu olmuştur. Eserlerini “hikemi” bir üslupla yazmıştır. Şiirlerinde divan edebiyatı nazım şekillerini kullanmıştır. Namık Kemal ile beraber Kanun-i Esasi Komisyonunda yer almış; Londra’da Hürriyet gazetesini çıkarmışlardır. Halk şiirinin ve dilinin gerçek edebiyatımız olduğunu belirten “Şiir ve İnşa“adlı makalesini (1868) yazmasına rağmen kendisi böyle davranmamıştır. Daha sonra, Harabat adlı antolojisinde ise divan edebiyatını savunmuştur. Biçimce eski içerikçe yeni olmaya gayret göstermiştir. Terkib-i bent, terci i bent‘leri meşhurdur. Bazı beyitleri bugün vecizeye dönüşmüştür. Bir çok dizesi halk arasında atasözü gibi kullanılmıştır. Eserleri: Zafername, Harabat, Eş’ar-ı Ziya, Defter-i Amal, Terkib-i Bent, Terci-i Bent …
Namık Kemal, “Vatan ve Hürriyet Şairi” unvanıyla tanınmıştır. “Encümen-i Şuara” şairlerindendir. Eleştirileriyle divan edebiyatını yıkıp yerine yeni bir edebiyat oluşturmayı hedeflemiştir. Ziya Paşa, Harabat adlı antolojisinde divan edebiyatını savunduğu için onu eleştirmiş; bu eserine karşı Tahrib-i Harabat yazmıştır. Namık Kemal’in şiirleri başta muhteva bakımından yeni, şekil bakımından eskidir. Hak, adalet, hürriyet, eşitlik, vatan vb. konuları ısrarla işlemiştir. Vatan, millet, özgürlük kelimelerini edebiyatta ilk kullanan kişidir. Romantizm akımının etkisinde kalmıştır. “Sanat toplum içindir.” fikrini savunmuştur. Yapıtlarında tarihi ve toplumsal konular üzerinde durmuştur. Aruz ölçüsünü kullanmış; heceyi de denemiştir. Her tür eser vermiş ama özellikle tiyatro ve roman türünün benimsenmesinde önemli katkısı olmuştur. Tiyatro, Namık Kemal için bir eğlencedir; ama eğlendirirken düşündürür, eğitir ve faydalı olur. Namık Kemal’in bütün tiyatroları dram türündedir. “Vatan yahut Silistre” piyesi oynanan ilk tiyatromuzdur. ”Vatan yahut Silistre” piyesinden dolayı Magosa’ya sürgüne gönderilmiş, “İbret” kapatılmıştır. Hürriyet, Hadika, İbret gazetelerinde ulus, özgürlük, adalet vb. konularda yazılar yazmıştır. İlk edebi romanımız İntibah‘ı, ilk tarihi romanımız Cezmi‘yi, ilk eleştiri eserimiz olan Tahrib-i Harabat ; ilk eleştiri yazısı olan “Lisan-ı Osmaninin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazatı Şamildir“i yazmıştır. Londra’da Ziya Paşa ile beraber Hürriyet gazetesini çıkarmıştır. Valilik, “Kanun-i Esasi Komisyonu” Şuray-ı Devlet, memurluk gibi önemli görevlerde bulunmuştur. Toplumcu bir sanat çizgisindedir. Eserleri: ilk tarihi romanımız; Cezmi İlk edebi romanımız; İntibah Tiyatroları : Vatan yahut Silistre, Zavallı Çocuk, Gülnihal, Kara Bela,Celalettin Harzermşah Eleştiri eserleri: Renan Müdafenamesi, Tahrib-i Harabat Harabat (Ziya Paşa’ya karşı), İrfan Paşa’ya Mektup, Takip Diğer eserleri: Kanije, Silistre Muhasarası, Osmanlı Tarihi, Büyük İslam Tarihi, Evrakı Perişan
İbrahim Şinasi, edebiyatımıza birçok yeniliğin yerleşmesini sağlamıştır. İlklerin yazarıdır: İlk tiyatro, ilk şiir çevirisi, Batılı anlamda ilk fabl, ilk özel gazete, ilk makale, ilk noktalama işaretini kullanan kişidir. Halk için sanat görüşünü benimsemiştir. Noktalama işaretlerini ilk defa Şinasi kullanmıştır. Şinasi’nin şiiri, yeniliği ve değişime teşebbüs etmesi bakımından önemlidir. İlk defa Şinasi, şiirlerine işlediği konulara uygun başlıklar koymuştur. Parça güzelliğine değil bütün güzelliğine önem vermiştir. Türk basınının ilk başyazarıdır. Gazeteciliği ile dönemin genç ve aydınları üzerinde etkili olmuştur. Şinasi, Malherbe’nin Fransız şiirinde yapmaya çalıştığı gibi edebiyatı yeni baştan kurmak istemiştir. Namık Kemal ve Ziya Paşa’yı yetiştirmiş olan kişidir. 1859’da ilk tercüme şiirler olan “Tercüme-i Manzume“yi yayınlamıştır. İlk yerli tiyatromuz Şair Evlenmesi‘ni 1859’da yazmış ama 1860’ta Tercüman-ı Ahval’de yayımlamıştır. 1860’ta Agah Efendi ile beraber ilk özel gazetemiz olan Tercüman-ı Ahval gazetesini çıkarmıştır. 1862’de tek başına Tasvir-i Efkar gazetesini çıkarmıştır. Münacat ve İlahi şiirleriyle kaside anlayışına, “Arz-ı Muhabbet” manzumesi ve “Eşek ile Tilki” hikayesi ile divan şiirine biçim bakımından yeni şekiller vermeye çalışmıştır. Mustafa Reşit Paşa için yazdığı kasideler eski kasidelerden biçim ve içerik bakımından farklıdır. Münacat’ta ise Allah’ı akıl ve mantık yoluyla bulabileceğimizi ifade eder. Nesir dilini, şiir dilinden uzaklaştırmıştır. Klasik Divan edebiyatının hayal dünyasını reddedip somut hayallere yönelmiştir. Edebiyatı, düşüncelerini ifade etmek için bir araç olarak kullanmıştır. Yusuf Kamil Paşa, Fazıl Mustafa Paşa, Suphi Paşa, Ahmet Vefik Paşa tarafından da desteklenmiştir. İlk tiyatro eserimizi: Şair Evlenmesi’ni yazdı. İlk makaleyi yazdı: Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi İlk özel gazetesi çıkardı: Tercüman-ı Ahval Eserleri: Durub u Emsalı Osmaniyye (Osmanlı Atasözleri Kitabı), Tercüme i Manzume (Çeviriler), Müntehabat -ı Eşar(şiirleri), Divan-ı Şinasi, Tasvir i Efkâr
Ahmet Mithat Efendi, “Yazı Makinesi” ve “Hace-i Evvel” unvanıyla anılmıştır. En üretken yazarımız odur. 36’sı roman olmak üzere 200’e yakın eseri vardır. Halk için roman geleneğini benimsemiştir. Halka okuma alışkanlığı kazandırmıştır. Sade, açık bir dille yazmış, okuyucuyu eğitmeyi ve okuyucuya faydalı amaçlamıştır. Bedir, Devir, Tercümanı Hakikat gazetelerini çıkarmıştır. Geçimini kalemiyle sağlayan ilk yazarımızdır. Yeni edebiyatı savunanların safında yer almıştır. Yanlış batılaşma, kölelilik müessesi, gençlerin eğitimi, kötü kadınlar, evlilikte aksayan taraflar gibi konuları işlemiştir. Hikaye ve romanlarında ansiklopedik bilgiler vermiş, okuyucuya gereksiz nasihatler etmiş, taraf tuttuğunu açıkça göstermiştir. Dil, teknik ve anlatım bakımından başarılı değildir. Yapıtları teknik ve üslup bakımından zayıf olsa da dili ve betimlemeleri bakımından önemlidir. Eserlerinde iyiler kazanır, kötüler kaybeder. İstanbul Türkçesini bütün yalınlığıyla kullanmıştır. Servetifünuncuları, tenkit ederek onları “dekadanlar” diye nitelemiştir. Halkın anlayacağı bir dilde ve onları ilgilendiren konularda eserler vermiştir. İlk hikâye örneklerimizden biri sayılan “Letaif-i Rivayet“i yazmıştır. Romantizmden etkilenmiştir. Eserlerinden bazıları: Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Felatun Bey ve Rakım Efendi, Yer Yüzünde Bir Melek, Henüz On Yedi Yaşında…
Ahmet Vefik Paşa, tiyatromuzun en büyük kilometre taşıdır. Türk tiyatrosunun kurucusu sayılır. Bursa valiliğine atandıktan sonra Bursa’da birçok kültürel faaliyetin yanında tiyatro açmıştır. Halkın tiyatroyu sevmesi için özellikle Moliere‘den çeviriler yapmıştır. Dönemin Türkçülük fikrinin en büyük savunucusudur. Yalın, anlaşılır bir halk dili kullanmıştır. Tarih, dil, folklor alanında önemli çalışmalar yapmıştır. Birçok çeviri yapmıştır. Eserleri: İnfiali Aşk, Dudu Kuşlar, Zor Nikâh, Zoraki Tabip, Kadınlar Mektebi ,Şecere-i Türk eserlerinden bazılarıdır.
Şemsettin Sami, devrinin en büyük dil bilgini sayılmıştır. Sözlük, ansiklopedi ve dil alanındaki çalışmalarıyla tanınmıştır. İlk yerli romanımız olan Taaşşuk-u Talat ve Fitnat adlı eseri yazmıştır. Türkçenin ilk sözlüğü Kamus u Türkî adlı sözlüğü yazmış. Kamus u Fransevi ve Kamus-ı Alam’ı yazmıştır. Göktürk Kitabeleri, Kutadgu Bilig gibi Türk edebiyatının ilk eserlerini, Türkiye Türkçesine çeviren ilk araştırmacımızdır. Türkçülük fikrinin yayılmasına katkıda bulunmuştur. Romantizmin etkisinde kalmıştır. “Tercümanı Şark” gazetesinin başyazarlığını yapmıştır.