Türk Edebiyatında 2.Tanzimat Dönemi
Ve Özellikleri

DAHA FAZLA

2.TANZİMAT DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ

GENEL ÖZELLİKLERİ

Bireysel konulara dönülmüştür. Sanat, sanat içindir, görüşü benimsenmiştir. Dil oldukça ağırlaştırılmıştır. Tiyatro eserleri oynanmak için değil okunmak için yazılmıştır. Realizm ve natüralizm baskın akımlar olarak göze çarpar. Gazetecilik, ilk dönemdeki toplumsal etki ve işlevini yitirir. Gazetelerdeki siyasal ve toplumsal içerikli yazılar yerini günlük sıradan olaylara bırakır. Toplumsal makalenin yerini de edebi makale alır. Birinci dönemdeki gibi hece denenmekle birlikte aruz yine egemenliğini sürdürmüştür. Birinci dönemde de kullanılan Divan edebiyatı nazım biçimleri bırakılmaya başlanmıştır. Şiirin konusu genişletilmiş; ölüm, karamsarlık, aşk, felsefi düşünceler tema olarak seçilmiştir. Sanatçılar, “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.” anlayışını savunmuşlardır. Bu dönem şiiri Servet-i Fünun şiirine de esin kaynağı olmuştur. Roman ve öykü tekniği daha da gelişir. Birinci dönem göre daha nitelikli ürünler vermeye başlamıştır. Betimlemeler ilk döneme göre daha da ölçülüdür. Realizm akımının etkisiyle gözleme önem verilmiş, olay ve kişiler daha gerçekçi anlayışla anlatılmıştır. Nabizade Nazım naturalizmden, Recaizade Mahmut Ekrem ve Samipaşazade Sezai realizmden, Abdülhak Hamit Tarhan ise romantizmden etkilenmiştir. Tanzimatın ikinci döneminde ürünler veren Muallim Naci Divan edebiyatının tek savunucusudur. Tanzimat’ın ikinci kuşak sanatçıları: Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Nabizade Nazım, Muallim Naci, Direktör Ali Bey ve Ahmet Cevdet Paşa’dır.

SANAT ANLAYIŞLARI-KİŞİLİKLERİ

Sanat, sanat içindir. Sanatı bir güzellik yaratma çabası olarak görürler. Edebiyatın amacı yönlendirmek değil, güzel olanı güzel biçimde sunmaktır. Toplumsal konulara ilgisiz kalırlar. Sanatta faydalı olanı değil, estetik olanı amaç edinirler. İçli, duygusal bir havaları vardır. Bu yönden Serveti fünun için ilham kaynağı olurlar. Sanatçı kişilikleri birinci döneme göre daha güçlüdür.

ŞİİR

Sanat anlayışlarına paralel olarak şiirde bireysel duyarlılıklara ağırlık verdiler. Sanat anlayışındaki bu değişimin nedeni sanatçılar üzerinde siyasi baskıların artmasıdır. Recaizade Mahmut Ekrem “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.” sözüyle şiirde asıl amacın sanatsal güzellik olduğunu ortaya koydu. Şiir dili birinci dönem şiirine oranla daha ağır, süslü ve sanatlıdır. Beyitler arasında konu bütünlüğüne önem verildi. Başta ölüm olmak üzere soyut konulara ağırlık verdiler. “Kafiye kulak içindir.” anlayışına sahiptirler. Kelimelerin ses özelliklerine ve ahengine önem verdiler. Divan şiirinin klasik nazım biçimleri bırakıldı, yeni nazım şekilleri tercih edildi

HİKÂYE (ÖYKÜ)

Bu dönem sanatçılarının öykü türündeki temsilcisi Samipaşazade Sezai’dir. Öyküde romantizmden realizme geçiş başladı. Öykü tekniği birinci döneme oranla daha başarılıdır. Bu kuşağın sanat anlayışının aksine öyküde biraz daha toplumsal konulara yer verilmiştir. Öykü dili de tıpkı şiir ve roman dili gibi ağırdır.

ROMAN

Roman türünde romantizmin etkisi bitti, romancılar realizme yöneldi. İlk realist roman yazıldı. Romanda bireysel duyarlılıklar ele alındı, toplumsal konulardan uzak duruldu. Roman dili birinci dönem sanatçılarına göre daha ağırdır. Roman, teknik olarak daha nitelikli bir seviyeye geldi. Romanda aşk, yalnızlık, yanlış Batılılaşmanın getirdiği üzücü, düşündürücü ve komik durumlar anlatıldı. Roman kişileri göre daha gerçekçidir. Başkarakterler genellikle zengin ve seçkin insanlardır ancak toplumun çeşitli kesiminden kişilere de yer verilir.

MAKALE

Gazetelerin çoğu kapatıldığından sanatçılar için makale yazma koşulları da zorlaştı. Rezaizade Mahmut Ekrem yeni edebiyat anlayışını savunduğu makaleler yazdı. Bu düşüncelerini “Talim-i Edebiyat” adlı eserinde daha sistemli olarak dile getirdi. (Bu eser Servetifünun edebiyatı için temel kaynak olacaktır.)

ELEŞTİRİ

Rezaizade Mahmut Ekrem “Zemzeme” adlı eserinde yeni edebiyatı savunur, eski edebiyatı eleştirir. Bunun üzerine Muallim Naci “Demdeme” eserini yazar ve eski edebiyatı savunur, yeni edebiyatı eleştirir. Eleştiriler genellikle sanat ve edebiyat merkezinde olup eski-yeni çatışması biçimindedir.

HATIRA (ANI)

Hatıra (anı) türünde en önemli eser Muallim Naci’nin “Ömer’in Çocukluğu‘ adlı eseridir.

TİYATRO

Tanzimat birinci dönem sanatçıları tiyatroyu bir propaganda aracı olarak kullanmasının ardından tiyatroculara siyasi baskılar arttı. Artan baskılar nedeniyle ikinci dönem sanatçıları arasında bireysel konular tercih edildi. Tiyatro türünde az sayıda eser yazıldı. Yazılan oyunlar sahnelenmek için değil, okunmak için yazıldı. Ağır, süslü ve şairane bir dil kullanıldı. Abdülhak Hamit Tarhan manzum tiyatrolar yazdı. Oyunlarda aşk, yalnızlık, ayrılık, insanın kendini araması gibi konular işlendi. Recaizade Mahmut Ekrem’in “Çok Bilen Çok Yanılır” adlı oyunu dönemin tiyatro anlayışının aksine sade bir dille yazıldı, toplumdaki töre meselesini mizahi bir yaklaşımla ele aldı. Oyunlarda romantizmin etkisi hakimdir.

GEZİ

Direktör Ali Bey gezi yazıları yazmıştır.

2.DÖNEMİ YAZARLARI VE ŞAİRLERİ

portfolio-img
RECAİZADE MAHMUT EKREM (1847-1914)

Recaizade Mahmut Ekrem, yeni edebiyatçılar tarafından “üstat” kabul edilmiştir. Öğretmen, eleştirmen, teorisyen ve hoca sıfatıyla tanınmıştır. O Tanzimat Dönemi’nde ortaya attığı teorilerinde Batı edebiyatını esas kabul etmiştir. İlk realist romanımız olan: Araba Sevdası‘nı yazmıştır. Tevfik Fikret‘in akıl hocasıdır. Muallim Naci ile uzun yıllar süren “eski-yeni” kavgasında yeniyi savunmuştur. Muallim Naci tarafından tenkit edilmiştir. Muallim Naci ile “abes – muktebes” kavgasını yapmıştır. Bu kavgada Recaizade, “Kafiye kulak içindir.”, Muallim Naci de “Kafiye göz içindir.” anlayışını savunmuştur. “Sanat sanat içindir ve kafiye kulak içindir.” görüşünü benimsemiştir. “Her güzel şey şiirin konusudur.” diyerek şiirin konu zenginliğine katkı yapmıştır. Oğulları Piraye, Emcet ve Nijat’ın ölümü kendisini sarsmış, bu olayın etkisiyle duygusal şiirler yazmıştır. Şiirlerinde romantizm, romanında realist ve tiyatrolarında klasisizmden etkilenmiştir. “Güzel” olan her şeyin şiirin konusu olabileceğini savunmuş ve bunu eserlerinde uygulamıştır. Ona göre şiir, konuşma dilinden farklı olmalı ve ahenk ile içerik uyumlu olmalıdır. Edebiyatıcedide’nin Servet-i Fünun dergisi etrafında oluşmasına önderlik etmiştir. İlk eseri tiyatro türündeki Afife Anjelik, ilk şiir kitabı ise Nağme-i Seher’dir. Talim-i Edebiyat, edebiyat ve sanat üzerine hocalık dönemlerindeki ders notlarını içerir. “Çok Bilen Çok Yanılır” adlı tiyatrosu komedi türünde olup modern tiyatronun başarılı bir örneğidir. Şinasi ve Namık Kemal, Avrupa’ya gidince Tasvir-i Efkar’ın idareciliğini yapmıştır. Muallim Naci’nin Demdeme‘sine karşılık Zemzeme adlı kitabı yazmıştır. Tiyatroları: Afife Anjelik, Çok Bilen Çok Yanılır, Vuslat (Süreksiz Sevinç). Şiirleri: Zemzeme, Nağme-i Seher, Tefekkür, Yadigâr-ı Şebap, Pejmürde, Nefrin … Romanları: Araba Sevdası, Muhsin Bey. İnceleme: Talim-i Edebiyat adlı eseri onun edebiyata dair görüşleri içeren en önemli eseridir. Takdir-i Elhan…

portfolio-img
ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1852-1937)

Abdülhak Hamit Tarhan, edebiyatımızın en bireysel şairlerindendir. Batılılaşma hareketinin asıl öncüsü olarak kabul gördüğü için kendisine “Şairi Azam” (büyük şair) lakabı verilmiştir. Gözlem ve izlenimleriyle şiir yazmıştır. Düşünen adamdan çok yapan adam özelliği taşımaktadır. Tiyatroları oynanmaya uygun değildir. (Macera-yı Aşk, Sabru Sebat, İçli Kızlar, Finten, Nesteren, Liberte ) Şiirlerinde yeni konular işlemiştir. Romantizmin etkisinde, metafizik konuları, ölüm, ölüm sonrası yaşam, hayat, tabiat, aşk gibi temalar içeren eserler vermiştir. “Makber” şiirinde metafiziksel konuları işlemiş ve divan şiirinin biçimsel özelliklerini değiştirmiştir. Recaizade’nin teori olarak ortaya attığı yeni fikirleri o şiirlerinde uygulamıştır. Hamit’in eserleri, Servetifünun’a zemin hazırlamıştır. Serbest ve Batıdan alınan nazım biçimlerini kullanmıştır. Lirik, epik ve felsefi şiirler yazmıştır. “Sahra“ ilk pastoral şiirimizdir ve ilk tabiat tasvirleri burada yer alır. Validem” edebiyatımızdaki ilk kafiyesiz şiirdir. Şiirlerinde zıt duygu ve düşünceleri bolca kullanmıştır. Şiir dilinde kapalı bir anlatım, soyut konularla birleşince anlaşılmayı zorlaştırmıştır. Eserlerinin yarısı tiyatro türündedir. Tiyatrolarının bazıları manzum, bazıları mensur, bazıları da biçimce karışıktır. Tiyatrolarında hem aruz hem hece ölçüsünü kullanmıştır. Tiyatrolarında; İslam, Türk, Arap, Hint tarihi ve gerçek dışı tarihten konularını seçmiş, piyesleriyle öne çıkmıştır. Piyesleri, kişi kadrosu bakımından oldukça geniştir. Tiyatrolarını, oynanması amacıyla değil okunması amacıyla yazmıştır. Hamit, hiç roman ve hikaye yazmamıştır. Eserlerinde Doğu ve Batı kültürünün sentezini yapmıştır. “Finten” adlı dramını, en güzel eserim, diye nitelemiştir. İlk eseri “Macera- yı Aşk” piyesidir. Makber, Sahra, Ölü, Belde, Bunlar O’dur, Hacle, Garam, İlham-ı Vatan, Baladan Bir Ses, Divaneliklerim şiir kitaplarıdır.

portfolio-img
SAMİPAŞAZADE SEZAİ (1860-1936)

Samipaşazade Sezai, hikayelerinde kullandığı yeni yöntemler, Servetifünuncular tarafından benimsenmiştir. Batılı anlamda ilk gerçekçi hikayeler olan “Küçük Şeyler“i yazmıştır. Tasvir ve gözlemleri gerçekçidir. Kullandığı dil, süslü ve ağır olup gereksiz benzetmelere de yer vermiştir. Eserleri: Roman: Sergüzeşt (Tek romanıdır).Burada roman kahramanı Dilber üzerinden kölelik problemini işlemiştir. Realist bir anlayışla yazmıştır. Hikaye: Küçük Şeyler (Batılı anlamda ilk gerçekçi hikayelerimizdir). Alphonse Daudet’ten etkilenmiştir. Hikaye, Makale, Anı: Rumuzel-Edep Tiyatro: Şir Nesir, Anı, Mersiye: İclal

portfolio-img
NABİZADE NAZIM (1862-1893)

Nabizade Nazım‘ın Türk edebiyatının yeni bir şekil almasında önemli katkıları olmuştur. İlk köy romanımız kabul edilen Karabibik‘i yazmıştır. İlk psikolojik roman denemesi sayılan Zehra‘yı yazmıştır. Realizm, natüralizm‘in öncülerinden sayılır.

portfolio-img
MUALLİM NACİ (1850-1893)

Mualllim Naci, asıl adı Ömer’dir. Recaizade Mahmut Ekrem’le eski- yeni kavgasında eski’yi savunmuştur. Döneminin edebiyat sahasında otorite olarak görülmüştür. Klasik Türk şiirinin son temsilcilerindendir. Şiir ve tenkit türüyle daha çok ön plana çıkmıştır. Divan şiiri geleneğini devam ettirmiş ve gençleri bu tarz şiirler yazmaya teşvik etmiştir. Eserlerini sade ve anlaşılır yazmaya önem vermiştir. Eski şiirin savunucusu olmuş, gençler tarafından örnek alınmıştır. Divan şiiri zihniyetindeki şiirlerinde aruzu ustaca kullanmış ve sade bir dille yazmıştır. Muallim Naci; Recaizade Mahmut Ekrem’in sanat ve edebiyat anlayışı ile Abdülhak Hamit’in dil ve anlatımını şiddetle eleştirmiştir. Recaizade’nin “Zemzeme” ve Takdir-i Elhan’daki eleştirilerine “Saadet” gazetesinde cevap vermiş, bunları “Demdeme” adıyla toplamıştır. Halk edebiyatı nazım şekillerinden de yararlanmıştır. Yabancılaşmaya karşı çıkıp milli kültürü savunmuştur. Yeniliğe değil, aşırı, kontrolsüz, körü körüne Batılaşmaya karşı çıkmıştır. Yeni türleri de kullanmıştır. Düzyazılarında yeni edebiyat geleneğini benimsemiştir. Köyden söz eden ilk şiir olan “Köylü Kızların Şarkısı“nı yazmıştır. Dili ağırdır; ancak başarılıdır. Eserleri: Ateşpare, Füruzan (bkz. Füruzan kimin eseri?), Şerare (şiir) Demdeme, Muallim (eleştiri), Islahat-ı Edebiye (sözlük)

portfolio-img
DİREKTÖR ALİ BEY (1844-1899)

Direktör Ali Bey, Tercüme Odası’nda görev almıştır. Duyun-ı Umumiye idaresi’nde “Direktör” olmasından dolayı bu lakapla anılmıştır. Tiyatro, mizah, gezi yazısı türleriyle tanınmıştır. Tiyatro eserleri, karakter komedisi türündedir. Tiyatrolarında yalın, anlaşılır bir halk dili kullanmıştır Diyojen, Çıngıraklı Tatar, Hayal dergilerinde mizahi yazılar yazmıştır. 1897’de hazırladığı “Lehçetül Hakayık” Türk edebiyatının ilk mizah sözlüğüdür. Eserleri: Tiyatro: Kokana Yatıyor, Tosun Ağa, Ayyar Hamza, Misafiri, İstiskal, Geveze Berber, Letafet…